Dın dın dıınnn!! ve yılbaşı. . . Yılbaşlarındaki en büyük problemlerden bir tanesi genelde o gece ne yapılacağıdır. Bu sene değişiklik yapıp Sapanca'da bir arkadaşımızın evine gitmeye karar verdik; ne de olsa hem ucuz yollu, hem de fazla yorucu olmayacaktı. Hemen iki araba doluşup( normalde çıkmamız gereken saatten 4 saat kadar rötarlı) yola çıktık. Yaklaşık bütün benzicilerde mola vererek Sapancaya vardığımızda saat 21.30' u baya bir geçiyordu. Eh bi yere gidildiğinde problem çıkmazmı? O anki en büyük problemimiz açlıktı. Her kafadan bi ses çıka çıka Kırkpınar'da yemek yemek için gidilen yer bir DÜRÜMCÜYDÜ! Yılbaşı yemeğim at eti yemek korkusuyla kaşarlı pideden ibaretti! Ayrıca saatler geçiyordu yeni yıla yarım saat kala eve dönüldü. Arkadaşımızın, sitede iki tane evi vardı. Yaşam alanı olarak büyük ev seçildi. (nede olsa 13 kişinin küçük bir evde yaşaması intihar sebebi olabilirdi). Diğer evden eşyalarımızı almamız gerekiyordu. *Bütün kızların hayali dağ evinde olsakta topuklu ayakkabılarımzla güzel bi şekilde yeni yıla girmekti.* Evden bir kişi arabasının anahtarını verdi ve tabikide arabayı kullanırım diye ortaya balıklama atlayan kişi kimdi: BEN! Düz vites araba kullanmak benim neyime, heleki ilk defa gittim bi yerde, heleki düz vites araba kullanmasını tam olarak bilmiyorken. Ben, Pelin, Merve, Zelal arabaya bindik ve yola çıktık. Peki sonuç ne? Kaybolarak sitenin sonundaki kapkaranlık otoyola bakan çöp tarlasının önüne çıkıverdik. Tek çıkış yolu daracık yerden geri geri çıkabilmekti. Başarabildik mi? Tabikide hayır. Yeni yıla 10 dakika kala evden biri koşarak geldi ve bizi kurtardı ama güzel giyinmek hayali, mangal hayali gibi suya düşmüştü. En azından yeni yıla hep beraber kapıda nar kırarak mutlu bi şekilde girebildik. ( bu arada kapıda nar kırmak bereket demekmiş, Merve'nin taviyesiydi). Herneyse o saatten sonrasını anlatmama gerek yok; alkol, müzik, muhabbet bıdı bıdı vs.
Kimse sabah nerde yattığını kaçta uyuduğunu hatırlamazken evde bir ses, çığlık çığlıa:
- uyanın hadi sabah oldu, kaymaya gidiyoruz!
Güç bela herkes birbirini uyandırarak, tekrar yollara düştük. Rotamız bu defa Kartepe'ydi. Benim orda işim ne! zaten kaymıyorum hem uykum da vardı, kendimde değilim bu seferde karların arasındaydım. Ben, Pelin, Begüm dışındaki herkes kaymaya gitti ve biz yaklaşık 3 saat kadar soğuk karların arasında cafe'de oturduk. Artık can sıkıntısı en yüksek seviyesindeydi. Tek eğlencemiz bol karların arasına gidip, '' bu kışta karı yaşadık'' temalı resimler çekmekti. Soğuktan hiç bir yerimizi hissetmiyorken, tam esnada mantık sahibi bir insan '' hadi gidiyoruz '' dedi ve İstanbul için yola çıktık. Gerisi fasa fiso. Nede olsa evimdeydim artk!
Ps: Hemen bir kaç diyalog yazıyorum.
*
p: Merve garsona sorsana benim siparişimi almış mı?
m: Abiiiii!! abiiiiiii! abiiiiiiiiiiii!
p: Bağırmasana ya! Ayıp!! Onu bende yapabilirdim.
*
a: Ben kız arkadaşımı seviyorum! Pelin seni seviyorum! Merve Ertan seni seviyorum! ( bu sözler bütün gece ve ertesi günü 5623434 kez söylenmiş olabilir)
*
m: Acaba şu gölge yerde mi resim çeksek karların arasında.
p: Camdan çekelim kenimizi.
b: Yaaa! Bende resimde olmak istiyorum.
m: Ambiyans orda Ambiyans. Ambiyansta laf değil!
*
b: Biz her akşam evde yemek eşliğinde şarap içeriz kaliteli, o yuzden köpek öldüren beni hasta ediyor, sesim kısılıyor, uykumu getiriyor.
m : Pardon abi! Bi dahakine Şili şarabı içeriz.
Ve bıdı bıdı . . .
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
zorlu yılbaşı geçesi geçirmişşsin tebrikler aklıma takılan bir sorum var nar dedin yılbaşında kırdğın zaman bereket oluyormuş bizim memlekette ..nar ...mevsiminde her zaman nar kırılır ama bereketin geldiği yok ya biz o zaman kısmetli değiliz....diye düşünüyorum
yalan yaaa bereket falan yok, onu geçtim, narı kırarken amaç onu tane tane bozmakmış, biz direk yere attık her yer leş oldu, meğersem poşette mi ne kırılırmış öle garip bişi (:
Yorum Gönder